29 Nisan 2012 Pazar

Dünyayı kucaklayıp kendi göğsüme yerleştireli


’özledim’’ kelimesi kadar kısa birkaç gün oldu.  Tam ‘’nereden çıktı şimdi bu’’ ile ‘’sanırım yaşıyorum’’ sayıklamalarının ortasındayım.  

İnsan nereden bilebilir ki aşık olmanın zamanla ilişkisini? 
Sevişirken,  o çıplak bedenin neresini öptüğünde ertesi gün başka bir adam olacağını anlayabilir?

Ben korkağım bunu biliyorum, ya sen? 

Sen bilmiyorsun ateşi koynuma aldığımı, sana bunu söylersem zamanın ufak adımlarını da alıp gideceğinden korktuğumu bilmiyorsun. Bilemezsin ki ben köpek gibi inatçı bir adamım. Korkumdan sana söyleyemem, ‘’özledim’’ diye diye dilimi kesemem önünde.

Biraz olsun hissetseydim göğsümün ağırlaşacağını, o akşam boynuna dayayıp yüzümü oradan nefes alırdım ve tutardım.
Biraz olsun bilseydim bütün gün adına dua edeceğimi, ellerimi yüzüne sürüp kendi yüzümü kapatırdım. 

Hani belki ben kalbimin ölçüsünü bilmiyorum, boyumdan büyük hislerle kavgaya giriyorum, daha ne nedir bilmeden oturmuş bunları yazıyorum hani belki saçmalıyorum ama ben beni bilirim seni de bilmenin telaşındandır bunlar, bir kez daha dudaklarında dünyayı ardımda bırakma hevesindendir.

Velhasıl ben sana aşık oluyorum ve bunu korkumdan sadece yazabiliyorum.

İstanbul, 20.12.2011

6 Nisan 2012 Cuma

Bir cümle, bir şarkı.

Dişlerime harfler takmıştım, öpmeme izin vermedin oysa sessizliğini bozacaktım.