yanına düşerim.
Ağırlaşmış bir dünya gibi, kıpırtısız.
Hissetmezsin, farkına bile varmazsın.
Varmadın.
''Denize dökülen adam'' derler arkamdan.
Bakarlar, görmezsin.
Görmedin.
Yanımdan çocuklar geçer.
Ceplerinden, büyütmeye çalıştıkları gelecek düşer.
Heveslidirler, yaşayamazsın.
Yaşamadın.
Sustuklarım ağzımdan sızar.
Yanında öldüğüm vakitler unutulur.
Tenimin kesiğinden çıkarttığım cümleler anı olur.
Kimileri sever beni, sevmezsin.
Sevmedin.
İstanbul, 23.01.2013
23 Ocak 2013 Çarşamba
16 Ocak 2013 Çarşamba
Akşam,
eve gitme vaktinin geçinde sokakta oynamanın o tatlı huzuru seni sevmek. Her an tenine karışabilme ihtimalinin o imkansızlığında hiç ölmeyecek gibi nefes alırken, sadece orada olabilmeye adanmış bir hayatın o ilk anı seni sevmek.
Büyürken öğrenilenlerin, arkadaş tavsiyelerinin, anne endişelerinin, kitapların, şarkıların o keskin cümlelerinde ezberleri bozmak seni sevmek.
Kaç kez göğsüne sığar bir insan, kaç kez yanmanın tadından hayatı çekersin içine veyahut kaç kez aşık olursun böyle saçma sapan ama katıksız gerçekle. Dilim cümlelerde coşar da sesim çıkmaz bir türlü, nefesinin vurduğu bir duvar olur. Adın, ilk aşk acısına edilmiş bir dua olur sonra.
Sevmekten geri durmayan kalbimin ''ne yazıldıysa o'' yazısı olur.
Seni sevmek, parçalanmış ama yaşamaktan vazgeçmediğim hayatıma bir saygı duruşudur.
İstanbul, 16.01.2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)